Bitcoin Caiz mi?

Bitcoin, 2017 yılının Aralık ayında yaşadığı olağanüstü değer artışından beri gündemimizde. Dünyanın para konusunda belki de yeni bir döneme girmesinin öncülüğünü yapmakta olan bu dijital para birimi, her yerde tartışıldığı gibi ülkemizde de tartışılıyor. Türkiye’deki nüfusun çoğunluğunun müslüman olması sebebiyle ülkemizdeki tartışmalar bazen tabiî olarak bu paraları kullanmanın dinî boyutuna doğru kayıyor. Öyle ki başbakanlığa bağlı bir kamu kurumu olan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Din İşleri Yüksek Kurulu tarafından bitcoin konusunda resmî bir görüş bile yayınlanmış durumda.

Yapılan tartışmalar ve öne sürülen görüşleri toparladığımızda devletin ve ilahiyat camiasının bitcoin kullanımına dair yaklaşımlarının olumsuz yönde olduğunu görmek mümkün. Bunu temellendirmek adına ilahiyatçılar tarafından öne sürülen bazı iddialar var. Ben bu yazımda, bu iddiaları ele alıp bunların bitcoin’e yönelik olumsuz bir bakışı niçin temellendiremeyeceğini göstermeye çalışacağım.

İddia 1. Para devlet tarafından basılması gereken bir şeydir. Bitcoin devlet tarafından basılmadığı için güven telkin etmiyor.

İslam hukukunda paranın devlet tarafından basılması gerektiğine dair kesin bir kanaat bulunmamaktadır. Aksine teamülen (geleneksel olarak) para olan şeylerin resmen para kabul edileceği ve zekâta tâbi olacağı konusunda, özellikle Hanefi mezhebinde yığınla fetva vardır.[1] Hepsini bir kenara bırakalım. Bu konularda uzman olmayan insanlar bile Hz. Peygamber’in hiçbir zaman para basmadığını, o dönemler tedavülde olan Bizans ve İran paralarının (dinar & dirhem) kullanılmasında bir beis görmediğini ya bilir ya da tahmin edebilir. Hatta o dönemlerde şahıslar tarafından üretilen ve “fels” dediğimiz bakır paraların da kullanılmasında bir beis görmemiştir. Hz. Peygamber ile ilgili bu durum ondan sonraki halifeler için de geçerlidir. Dolayısıyla bir paranın devlet tarafından üretilmiyor olması onun şer’an caiz olmayacağını göstermez.

İddia 2. Bitcoin devlet denetiminden uzak olduğu için genelde yasadışı faaliyetlerle iştigal eden örgütlerin işini kolaylaştırıyor.

Bitcoin yasadışı örgütlerin işini kolaylaştıracağı için caiz olmayacaksa internetten akıllı telefonlara ve ulaşım araçlarına varıncaya dek insanlığın ürettiği tüm teknolojik imkânları da caiz görmememiz ve ancak münzevi bir hayat tarzını caiz görmemiz gerekir. Bunun hatalı bir mantık olduğu ortadadır.

Ayrıca dinî, hukukî veya ahlâkî gerekçelerle yapılan yargılayıcı değerlendirmelerin konusu şeyler değil, insan eylemleri olmalıdır. Yani örneğin “içki caiz değildir” denemez, “içki içmek caiz değildir” denir. Aynı şekilde “bitcoin caiz değildir” denemez, “bitcoin veya başka araçları kullanarak hukuka aykırı işlemler gerçekleştirmek caiz değildir” denebilir. Bu hükmün de bitcoin ile doğrudan bir alâkası olmayacaktır.

İddia 3. Bitcoin ile yapılan işlemlerden vergi alınamıyor. Vergi kaçakçılığı caiz görülemez.

Bir işlemden vergi alınmaması onu günah hale getirir mi? Eğer bu soruya evet dersek neyin günah olup neyin olmayacağına devlet karar veriyor demektir. Böyle bir yaklaşımın devleti hangi konuma koyduğunu sanırım görebiliyor olmalısınız. Dahası kanunlar değişkendir. Vergisiz işlemlerin caiz olmayacağını düşünmenin bizi götüreceği mantık, bugün vergi alınmayan bir işlem helâlken yarın aynı işlem vergiye tâbi kılındığında vergisiz yapılmasının dinen haram sayılması gibi tuhaf bir durumdur. Kaldı ki insanlar zaten davranışlarıyla (daima işlerini vergisiz halletme imkânını gözeterek) böyle bir yaklaşımı inkâr ederler. Mesela hiç kimse evine temizliğe çağırdığı kişilerin sigorta primini ödemez. Oysa bu da bir kanunî zorunluluktur. Ne var ki hiç kimse gündelikçi temizlikçinin primini yatırmamayı günah kabul etmez.

Ek bilgi olarak şunu da söyleyebilirim ki bugün devletin vergi aldığı pek çok faaliyetten gerek Hz. Peygamber’in gerekse ondan sonraki halifelerin vergi almamış olduğunu da biliyoruz. Hatta Hz. Peygamber’in Medine’de kurduğu Pazar yerindeki hiçbir ticarî işlemden vergi almadığı özellikle İslam iktisadı çevrelerince çok iyi bilinen bir tarihî gerçektir.

İddia 4. Bitcoin’in bir karşılığı yok.

Bitcoin’in bir karşılığı olmadığı yönündeki iddia, ancak mevcut ekonomik sistemdeki paranın mahiyetini hiç bilmemekle ilişkilendirilebilir. Nitekim ceplerimizde dolaştırdığımız banknotların herhangi bir karşılığı zaten yoktur. Hatta bankada durduğuna inandığınız paranızın karşılıksız kâğıt para cinsinden bile karşılığı yoktur. Ne var ki bitcoin’in karşılığı olmadığını söyleyen insanların aynı gerekçeyle banka hesabı kullanmaktan imtina ettiğini hiç zannetmiyorum.

İddia 5. Bitcoin’in çalınma (heklenme) veya suiistimal edilme riski yüksek ve böyle durumlarda muhatap alınabilecek bir kişi veya kurum söz konusu değil.

Bitcoin sisteminin heklenmesi mümkün değildir. Ancak kişisel bitcoin hesapları heklenebilir. Yani birileri sizin bitcoin wallet (bitcoin hesabınızı yönettiğiniz hesap) şifrenizi çalabilir. Öte yandan aynı birileri sizin banka hesabınızın şifrelerini de çalabileceği gibi bir bankanın genel müdürlüğündeki sunucu bilgisayarları hekleyerek o bankanın tüm hesaplarını da boşaltabilir. Bu çok zor olsa da en azından teorik olarak mümkündür. Fakat bitcoin sisteminin heklenmesi teorik olarak dahi mümkün değildir, çünkü hekleyecek bir merkezî sunucu yoktur. Bu açıdan bitcoin, siber suçlara karşı bankalardan daha güvenlidir.

Bitcoin’in bugün tek bir sıkıntısı vardır, o da bir mübadele sonrasında muhtemel bir ihtilaf halinde yerleşik hukuk sistemini ihtilaf çözümünde kullanma imkânının bulunmamasıdır. Gerçi bitcoin kullananlar bu riski göze almaktadır ama bu sıkıntıyı gidermek için de elektronik paraların ödemelerde kabul edilmesinin yasallaşmasını sağlayacak bir kanunî düzenleme yeterlidir. Fakat böyle bir düzenlemenin olmaması, şu an bitcoin’lerin alışverişlerde bir mübadele aracı olarak kullanılmasının dinen caiz olmadığını gerekçelendirmeye yetmez.

Sonuç olarak kanaatimce bitcoin’leri mübadele işlemlerinde veya bir yatırım aracı olarak kullanmanın İslam hukuku açısından bir sakıncası bulunmamaktadır.

Bitcoin kullanmanın fıkhî durumu hakkında daha fazla bilgi için Prof. Dr. Servet Bayındır’ın Hilal TV’de bu konuyla ilgili görüşlerini açıkladığı programa[2] bakılabileceği gibi Doç. Dr. Süleyman Kaya’nın “Kripto Para Birimlerinin Fıkhî Açıdan Değerlendirilmesi”[3] adlı makalesine veya makaleyi aynen sunduğu konferans bildirisine[4] de ulaşılabilir. Sayın Kaya’nın konuyla ilgili görüşlerinin kısa bir özeti için bkz. http://haber.sakarya.edu.tr/her-kripto-para-ayri-degerlendirilmeli-h77116.html.

Hakan Şahin / 16 Nisan 2018

 

DİPNOTLAR

[1] Ali Keleş, “İslam’a Göre Para Kavramı”, Doktora Tezi, Uludağ Üniversitesi, 1998, s. 90.

[2] https://www.youtube.com/watch?v=fBX7D-WE0UY

[3] http://www.isefam.sakarya.edu.tr/wp-content/uploads/2018/01/Kripto-Para-Birimleri-ve-f%C4%B1khi-A%C3%A7%C4%B1dan-De%C4%9Ferlendirilmesi_son.pdf

[4] https://www.youtube.com/watch?v=mbp8RXGPlsU