Serbest Piyasa Düzensiz Piyasa mıdır?
Bu yazımda serbest piyasa kavramı üzerindeki ısrarlı bir yanlış anlama eğilimine değinmek istiyorum.
Biz iktisatçıların serbest piyasa dediği şey pek çok insan tarafından kuralsızlığın, düzensizliğin ve keyfiliğin hâkim olduğu; tüketicinin aldatılmasına hayli elverişli bir piyasa gibi algılanmaktadır. Yalnızca ekonomi biliminden hiç haberdar olmayan birinden duyulsa doğal karşılanabilecek olan bu algı ne yazık ki bazı “konjonktürel iktisatçılar”, yani mevcut siyasî şartların nabzına gören şerbet veren sözümona iktisatçılar tarafından da paylaşılmaktadır.
Serbest piyasa gerçekte nedir?
Serbest piyasa terimi, genelde her iktisadî işlemin “özel mülkiyetin gönüllü mübadelesi” kapsamında gerçekleştiği, devlet müdahalesinin hayli az olduğu, üreticilerin birden fazla olduğu, fiyatların tüketici talebine bağlı olarak belirlendiği, üretici ve tüketicilerin belli şartlar altında iş yapmaya zorlanmadığı piyasaları ifade etmek için kullanılır. Bana ait olan daha kısa bir tanım itibarıyla ise “her işlemin bir tercih olduğu” piyasa sistemidir.
Serbest piyasa esasen doğal ve sosyal bir olgudur. İnsanlara devlet gücüyle kendilerine ait olan bir mülkiyeti nasıl kullanmaları gerektiğini dayatmadığınızda onların bireysel tercihlerinin ortaya çıkardığı doğal duruma serbest piyasa denir. Benim iddiam ise bu tür bir piyasanın sanılanın aksine hayli düzenli olacağı yönündedir.
Nasıl mı?
Her şeyden önce iktisat bilimini bir kenara bırakalım, tüm bilimlerin bize gösterdiği bir şey vardır ki o da tabiatta bir düzen olduğu gerçeğidir. Tabiatı ve elbette insan davranışlarını gözlemlediğimizde tüm varlıkların belli kurallara göre hareket ettiğini; hayata bir keyfiliğin değil, bilakis bir düzenin egemen olduğunu görürüz. Esasında bu düzen insanoğlunun bilimsel faaliyet yapabilmesini, olayları öngörmesini ve anlamlandırmasını mümkün kılan şeyin ta kendisidir. Aynı gerçek iktisat ilmi için de geçerlidir ve insanların iktisadî kararlar alırken bazı kuralları pek az ihlâl ettiği gözlenmektedir.
Örneğin:
- İnsan davranışları bir gayeye matuftur.
- Davranışlarda niyetlenen gayeyi en iyi o davranışı yapan bilir.
- İnsanlar aynı sonuca ulaşabilecekleri seçenekler içerisinde maliyeti düşük olanı tercih ederler.
- İnsanlar aynı maliyete sahip seçenekler içerisinde sonucu daha iyi olanı tercih ederler.
- İnsanlar mütemadiyen ekonomik durumlarını iyileştirmek isterler.
- İnsanlar kaybetmekten, zarar etmekten kaçınırlar.
- İnsanlar birbirlerinden etkilenirler.
Bu ve bunun gibi insanın yaratılışından kaynaklanan (yani aslında ilahî bir tercih olan) pek çok kural insan davranışlarında bir düzen ve öngörülebilirlik meydana getirir. Bu sebeple insanların ticarî faaliyet gösterdiği her ortama (piyasaya) birtakım yazılı olmayan kurallar hâkimdir. Örneğin bir ürünün fiyatı yükselirse o ürüne olan talep azalır ve piyasaya onun yerini alacak ürünler girmeye başlar. Yahut bir sektörde kâr marjı yükselirse o sektöre yeni üreticiler girer. Üretici sayısı arttıkça rekabet kızışır ve fiyatlar yine ucuzlamaya başlar. Bir firma müşterisini ancak bir kez kandırabilir. Müşterilerine iyi hizmet sunan firmalar daha çok tercih edilir ve rekabet avantajı elde eder.
Aslında pek çoğumuzun sezgisel olarak da gayet iyi bildiği bu kurallar sayesinde ortaya nispeten düzenli bir piyasa çıkar ve bunun için bir yasal müdahaleye gerek yoktur. Dolayısıyla serbest piyasa, ihtiva ettiği tabiî kurallardan ötürü aslında epey düzenli bir piyasadır.
Avusturya okulunun önde gelen iktisatçılarından Steven Horwitz, 2011 tarihli bir köşe yazısında piyasadaki bu içsel kuralların çok daha açık ve anlaşılması kolay olduğunu, suni regülasyonların yarattığı piyasa modelinin ise piyasadaki doğal düzeni bozarak aslında daha düzensiz bir piyasa yarattığını söyler.[1]Örneğin bir malın üretimi çeşitli nedenlerle azalırsa o malın fiyatının yükseleceği bilinmektedir. Eğer bu süreç suni bir tavan fiyat uygulamasıyla manipüle edilirse ilgili malın arzı çok daha düşük seviyeye, hatta belki sıfıra iner ve kendisine talep olan bir malın piyasada bulunmaması gibi doğal olmayan bir durumla karşılaşılır. Dolayısıyla yasal düzenleme eşyanın tabiatına aykırı olduğu için piyasayı daha düzensiz hale getirmiş olur. Örnekler sayısız miktarda çoğaltılabilir.
O halde serbest piyasayı onun karşıtı olan planlı piyasa ile kıyasladığımızda sormamız gereken asıl soru Hayek’in de vurguladığı gibi piyasayı düzenlemenin iyi mi kötü mü olduğu sorusu değil, piyasayı kimin düzenleyeceği sorusudur.[2] Piyasa aktörleri mi? Yoksa devlet mi? Hangi aktörler daha düzenli bir piyasa yaratır? Kendi kazancını maksimize etmek isteyen üretici ve tüketiciler mi, yoksa kendi kazancını -toplumun kazancı pahasına- maksimize etmek isteyen siyasetçi ve bürokratlar ile onlarla işbirliği yaparak yazılı kuralları kendileri için en kârlı olacak şekilde manipüle etmeye çalışan rant avcıları mı? Horwitz ve Avusturya iktisadının diğer önemli iktisatçıları gibi ben de tahmin ederim ki birinci grubun davranışları daha öngörülebilir bir düzen içerisinde cereyan edeceği için daha düzenli bir piyasanın oluşmasına imkân verecektir.
Hakan Şahin / 27 Mart 2017
DİPNOTLAR
[1] Steven Horwitz, “Free Markets Are Regulated”, Foundation for Economic Education (FEE), 26.05.2011.
[2] F.A.Hayek, “Individualism and Economic Order”, The University of Chicago Press, 3rd Edition, 1958, p.16.